Yazıklar Olsun O Namaz Kılanlara Ki…

Arapça’sını ezbere bildiğimiz ancak anlamaya hiç yanaşmadığımız Maun Suresi, Kuran’ın çok çarpıcı ifadelerinin bulunduğu bir sure. Bu surede Rabbimiz; İslam’ın ilke ve değerlerinden, ahlak temelinden koparılıp salt ibadet/ritüel/şekilcilik dinine dönüştürüldüğünde yapılan tüm ibadetlerin ve uğraşların boşa olduğunu, Allah katında bir değer ifade etmediğini vurguluyor. Gelin önce sureyi okuyalım.

Maun Suresi

  1. Dini yalanlayanı gördün mü?
  2. İşte o yetimi itip kakar.
  3. Yoksulu doyurmaya teşvik etmez.

4-5. YAZIKLAR OLSUN O NAMAZ KILANLARA Kİ, onlar namazlarının bilincinde değillerdir.

  1. Onlar namazlarıyla gösteriş yaparlar.
  2. UFACIK BİR YARDIMA/HAYRA DA ENGEL OLURLAR.

İlk ayette “Dini yalanlayanı gördün mü?” diyor. Bu sözden ne anlamalıyız önce onu bir düşünelim. Bu sözlerde inanmayanlardan bahsediliyor diye düşünecek olursak hemen sonra gelecek ayetlerle ters düşeceğini görürüz. Çünkü inanamayan bir kimse ne zekat verir, ne yoksul doyurur ne de namaz kılar. O halde ayette, Allah’a iman ettiğini söylediği halde bu iddianın gereklerini bütünüyle yerine getirmeyip, işine gelen kısımları seçenlerden, İslam’ın özünü/esas temelini es geçenlerden, gerçeği yalanlayanlardan bahsediliyor.

Suredeki şaşırtıcı ifadelerinden birisi Allah’ın, Müslüman olduğunu iddia edip üstelik namaz da kılanlara “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki…” şeklinde seslenmesi.

Namazı şuurlu bir şekilde kılmamanın, bilincinde olmayarak kıldığımız namazın bizlere; güzel davranış, iyi ahlak anlamında katkı sağlamadığını söylüyor.

“Namazınız sizi yardımsever, yoksulu gözeten ve daha ahlaklı yapmıyorsa bu ibadetiniz gösterişten başka bir şey değil!” diyor Rabbimiz.

 

Ayette namaz kılanlara vurgu yapılmasının bir diğer sebebi de şu olabilir: Toplumda namaz, diğer bir ifadeyle bir ritüeli yerine getirmek ya da şeklen dindar görüntüsü veren bazı unsurları ön plana çıkarmak “dindarlık” olarak algılanıyor. Toplumda şeklen dindar görünen kişilerde ise kibirlenme durumu ve ben oldum piştim duygusu hakim. Diğer insanlara üstten bakan, onları küçümseyen bir tavır içinde olmak söz konusu. Ayrıca ben ibadetlerimi yerine getiriyorum ve yeterince dindarım diyerek paylaşmak adına kendilerini sorumlu hissetmeyebiliyorlar. Allah ise bu tabuyu yıkıp gerçeği yüzlerine vuruyor.

Toplumumuzda çevrelerince dindar olarak bilinen kimselerden bahsedilirken “Çok dindardır, hiç namazını kaçırmaz.”, “Eşi çok dindar karısını dışarı çıkarmaz…” benzeri ifadeleri sıkça duyarız ancak şunları pek duymayız: “Çok dindardır sözünü muhakkak yerine getirir, sözünün eridir, namusludur, paylaşımcıdır, merhametlidir…”. Örneğin, hemen hemen her mahallenin sokak kedilerini/köpeklerini besleyen teyzeleri, amcaları vardır. Aldıkları emekli maaşlarının bir kısmını, zamanlarını sokak hayvanlarına ayırırlar. Yeri gelir yemez yedirirler ? Genellikle de mahalleli tarafından bu kişilere yarı deli gözüyle bakılır. Bu davranışları hiç dindarlık olarak görülmez. Aksine dindarlık demek; kedinin köpeğin necis (pis) olduğuna, evde evcil hayvan varsa o eve meleklerin gelmeyeceğine, kara  kedi görmenin uğursuzluk getireceğine inanmak olarak kabul edilir. Nedense dindarlık; merhamet, sevgi, paylaşmak, hak yememek, yoksulu gözetmek, rasyonel düşünmek, akıl yürütmek olarak algılanmaz. Tam aksine aklı küçümsemek, kertenkeleyi bilmem kaç vuruşta öldürmek, bazı hayvanları uğursuz saymak, onlarla ilgili bir yığın akıl ve İslam dışı hurafelere inanmak dindarlık olarak algılanır.

Surenin bir diğer çarpıcı kısmı ise “Ufacık bir hayra da engel olurlar.” ifadesi. Bir insan düşünün. Müslümanlık iddiasında bulunuyor namaz da kılıyor ancak iyilikler yapmak, hayır işlemek için önayak olmak şöyle dursun, yapılacak olan hayrı da engelliyor.

Bunu; gerek destek olmadığını belirterek, gerek kendisine ihtiyaç varken elini taşın altına koymayıp çekimser kalarak, gerekse de fitneli/kötü niyetli fikirlerini ortaya atarak… yapıyor.

Bu bahsi geçen insanlar öyle çok uzaklarda ve az sayıda değiller. Dikkatli ve farkındalıklı bir gözlem yaparsak etrafımızdaki birçok insanın bu kriterleri taşıdığı halde yapacakları yardımları “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.”, “Bugün ben ona, yarın o bana…” düşünceleriyle ve kaba tabirle “adamına göre” yaptıklarını görürüz.

Karşılık bulamayacakları ya da geriye onlara prestij olarak dönmeyeceğini düşündükleri, başkalarına duyuramayacakları, kısacası bir şekilde o işten çıkar elde edemeyecekleri iyiliklere yanaşmazlar. Örnek verecek olursak, Ramazan ayında yakınlara yedirme içirme maksadıyla bol bol misafirliklere gidilir iftarlara. Ancak toklar tokları ağırlar, zenginler zenginlere ziyafet verir en gösterişli sofralarda. Yapılan, sözde ibadettir ancak amacını aşmıştır. Yoksul, aç, muhtaç gözetilmiş olmaz. Sünnet, doğum, ölüm, düğün münasebetiyle okutulan mevlitler, Kuranlar, yedirilen yemekler sözde Allah rızası için yapılır. Ancak işin israf boyutu hatırlatıldığında insanlar “Ne var bunda? Allah rızası için yedirip içiriyoruz, Kuran okutuyoruz.” diyerek kendilerini savunmaya geçerler. Savurganlıkları, şaşalı ve gösterişli merasimleri karşısında vicdanlarını rahatlatmaya çalışır, kendilerini bu şekilde teselli ederler. Yedirip içirmek çok güzel bir amel ancak gerçekten ihtiyacı olana yapılırsa.

“Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.”  89-Fecr/18

“Allah’a olan sevgileri için; mala olan sevgilerine rağmen yemeklerini yoksula, yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar.”  76-İnsan/8

“Onlara: ‘Size Allah’ın rızık olarak verdiklerinden muhtaçlara da verin.’ denildiği zaman, onlar dediler ki: ‘Allah’ın, eğer dilemiş olsaydı doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız?’ Gerçekten siz, apaçık bir şaşkınlık içindesiniz.”  36-Yasin/47

Kuran okumak çok gerekli ve güzel bir davranış ancak okunan Allah kelamı kulağa hoş gelen bir melodili okuyuştan öteye geçip; anlaşılıp, üzerine düşünülüp, bizlerde davranış değişikliğine sebep olursa…

“Bu Kuran, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.”  38-Sad/29

“Biz Kuran’ı anlayıp kavrayabilmeniz, düşünmeniz için Arapça bir kitap olarak indirdik.”  43-Zuhruf/3

“Biz Kuran’ı, öğüt alsınlar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık.”  44-Duhan/58

Gamze Çifçi
https://okudusunsorgula.blogspot.com/2018/08/yazklar-olsun-o-namaz-klanlara-ki.html

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir