Kanmaya ve Kandırılmaya Müsaitlik
Büyü ve fal peşinde koşanlar, bunları sadece kendi çıkarları için uydurmaktadırlar. Ne geleceği görebilir, ne olağanüstü şeyler gerçekleştirebilirler. Bir tek kendilerinin özel olduğunu iddia ederler. Ne hikmetse bir tek kendilerinin şahit olduğu olayları anlatırlar. Bir de bir tanıdıklarının bizzat şahit oldukları vardır tabi. 80 yaşına gelmiş binlerce kişinin hiçbirinin başına gelmeyen ve hiçbir şekilde kanıtlanamayan olaylar bu tür şeylerde medet arayanların başına geliverir! Kendilerine gelecek bir zararı bile göremezken, diğer insanların başlarına gelecekleri görebildiklerini iddia ederler.
Evde hızlıca geçen farenin gayet basit bir açıklaması varken, aslında evde gizli güçler olduğu vehmine kendilerini inandırabilirler. Olayların/ yaşadıklarının basit ve açıklaması kolay olmasını kabul edemezler. Kendilerine özel bilgi geldiğini dolaylı biçimde anlatabilirler. Anlamını bile bilmedikleri arapça yazıları yazmaya veya yazılmasına büyük anlamlar yüklerler.
İnsanlar için sıradan olan olaylar bile bu tür insanlar için olağanüstü anlamlar içerebilir. Bu tür insanlar KANMAYA VE KANDIRILMAYA müsait tiplerdir.
Diğer yanda dünyadaki somut adaletsizliklerle ilgili bir bilinç ve eylemleri yoktur. Baktığınızda çevrelerindeki insanlara düşünsel ve eylemsel adaletsizlik yapabilirler. Çünkü fiziksel yasalar onların dünyasından kendileri için her an bozulabilecek şeylerdir. Allah’ın da bir yasası yoktur bu anlayışta. Allah’ın bir yasası yoksa kendileri de istedikleri gibi davranma hakkına sahiptirler.
Apaçık olası zararlara karşı onmaz bir güvenlik hissiyle, özel bilgi almış gibi kendilerini güvende hissedebiliriler. Kibirleri burunlarının yere paralel olmasına engeldir. Çünkü nede olsa Allah’ın sevdiği kullar olduklarını düşünürler. Ne yaparlarsa yapsınlar hepsinin affedileceği güveni iyice oturmuştur.
Kendilerine gelecek ne bir zararı savabilirler ne de kendilerine bir yarar sağlayabilirler. Kendileri gibi kanmaya ve kandırılmaya müsait insanları çevresine toplar onların bazen ilgisi bazen parası üzerinden çıkar sağlarlar. Yalnızca birbirlerini kandırırlar.
Kanmak, sorumluluk almak istemeyenler için KOLAY bir eylemdir. Çünkü kendi inançlarını değiştirdiklerinde gerçeği de değişeceğine inanırlar. İnsanlar içinde arkasını dönüp tuvaletini yapan bir kişi örneğine benzer bu durum. Herkes görür onu, fakat o kişi insanların kendisini gördüğünü görmediği (görmek istemediği) için geçici bir rahatlık hissi yaşar.
Kanmak sorumluluk sahipleri için ZOR bir eylemdir. Çünkü ne akılları ne mantıklarını askıya alabilirler. Allah’ı iyi tanırlar. Allah’ın kim olduğunu, kimseyi kayırmayacağını, adaletsizlik yapmayacağını, akla ve gönderdiği kitaba değer verdiğini bilirler. Bu sebeple kendilerini emin görmezler. İşaret ve delillere rağmen kanmayı seçmeyi günah addederler.
Allah falı yasaklarken, insanlar geleceği görebileceği için yasaklamamıştır. Çünkü insanlar geleceği göremezler. Görebilselerdi, geleceği görebilecek kişinin dünyanın en iyi imkanlarına sahip olması beklenirdi.
İnsanların umutlarını ve korkularını bir şekilde ipotek altına aldıkları için UMUT TACİRLİĞİ yaptıkları için fal yasaktır. Korku ve umutlarımız gerçekler üzerine dayansın, vehimler üzerine değil diyedir. Korku ve umutlarımız varsa bunları emeklerimizle çözmeliyiz diye. Çünkü “İnsana emeğinden başkası yoktur” ( Necm 39). İyi işler yaptığımızda ve yeterince çabaladığımızda Allah’ın bize imkanlar sunacağını unutmamalıyız.
Mekke’de cahiliye devrinde insanlar kuşları havaya salar ve hangi yöne uçtuklarına bakarak fal yaparlardı. Talihin/şansın kendilerine gülüp gülmeyeceğine dair tahmin yürütürlerdi. Allah ise onlara bu işi boş bir iş olduğunu söyler. “Herkesin kuşunu kendi boynuna bağladık” (İsra 13) diyerek herkesin talinin/şansının ve geleceğinin kendi yaptıklarına bağlı olarak şekilleneceğini belirtir.
Sonuç olarak, aslında kendi akıllarına ve vicdanlarına ihanet ettiklerinin farkında olan bu anlayıştakilerin gerçeklerin farkına varması gerekmektedir. Allah ve ahiretle ilgili doğru bir bilince sahip olması gerekir. Çünkü evreni ve insanı büyük bir donanımla yaratan Allah elbette bunları soracaktır. Allah’a dua edip iyi işler yapmak ve iyi şeylerle karşılaşmak varken ve dünyada doğru ve adalet için mücadele etmek ve dünyamızı güzelleştirmek varken neden kişisel hazlarımızın peşinde ve boş şeylerin peşinde koşalım?