Kur’an’da “Aklı Kullanmak” Fiilinin Kullanımı ve Duygusal Davranmak
KUR’AN’DA “AKLI KULLANMAK” FİİLİNİN KULLANIMI VE DUYGUSAL DAVRANMAK
Aklı kullanmak, elimizdeki veriyi (malzemeyi, datayı, doneyi) işlemek ve yorumlamaktır. Tıpkı yemek yapmak için pazardan aldığımız malzemeleri doğru kullanmak gibi. Yemeği; doğru malzemelerle, doğru miktarla, doğru karışımla, doğru zamanlama ile pişirmek gibi. Aklı kullanmak için gözlem, duyum ve his gereklidir. Hiçbir şey görmeden, hiçbir şey duymadan, hiçbir şey hissetmeden aklımızı kullanamayız. Gözlerimiz ile çevremizde ve doğada olup bitenleri gözlemler, kulaklarımızla çevremizdeki sesleri ve sözleri duyarız. Aklımızla işte bu gözlemlediklerimizi, duyduklarımızı ve hissettiklerimizi yorumlarız.
Akıl doğru karar verme mekanizmasıdır. Kişi, elindeki malzemelerden ya kişisel beğeni ve tercihleri sonucu içgüdüsel eğilimlerine uyarak veya seçenekler arasında en doğru olabilecek alternatifi, yine kendi tercihleri sonucu aklını kullanarak bir ürün olarak ortaya koyar. Aklını kullanan kişi, bireysel olanı değil doğru, yararlı ve iyi olanı seçmekle ahlaki de davranmış olur.
Demagoji ve safsata yapmak, sözde aklı kullanmaktır. Yaptığı yanlışları ve verdiği zararları örtbas etmek için bahaneler üretmek, aklı kötüye (kötü amaçlarla) kullanmaktır. İlkesel dürtülerin peşine takılmak ve içgüdüsel eğilimleri merkeze almak, hak ve adalet gibi üst değerler yerine biyolojik ve psikolojik istek ve beklentilerimize öncelik vermektir.
İçgüdüsel eğilimlerini izleyen kişi, önüne çıkan verilerin önceki bilgilerine (geleneğe ve alışkanlıklara) veya bireysel çıkarlarına uyumluluğunu denetlerken aklını kullanan kişi, yalnızca doğruluğu kesin olan verilere uygunluğunu ve insanlara yararlılığını denetler.
Aklı kullanmanın birincil yönü çelişmezlik ve tutarlılık (DOĞRULUK), ikincil yönü ise uzun vadede halka yararlılıktır (İYİLİK). Çelişmezlik ve tutarlılık, doğruluğu tartışmasız olan konularla ilgilidir. Halka yararlılık, insanlara iyilik ve onları düşünsel, psikolojik, sosyal, ekonomik, vb. konularda daha iyi ve güvenli koşullarda yaşatacak, onları daha huzurlu ve mutlu kılacak konuları işaret etmektedir. Üçüncül yönü doğal özellikleri (FITRAT/VİCDAN) korumaktır. Bu ise, insanın doğuştan getirdiği ve doğanın sahip olduğu genel özellikleri ve doğal dengeyi korumasıdır.
Sonuç olarak Kur’an bağlamında aklı kullanmanın öncelikli amacı, ilahi mesajı doğru anlamak, insan hayatına doğru aktarmak ve bu sayede doğru kararlar almaktır. Olayları ve olguları değerlendirirken tutarlı olmak ve onları doğru okumaktır. Doğayı, doğadaki fiziksel, biyolojik ve sosyolojik yasaları doğru okumak, ilahi mesaja ve halkın yararına uygun sonuçlara varmaktır. Aklı kullanmama durumunda yaşanacak İslamdışı, ahlakdışı ve bilimdışı sonuçların farkına varmaktır. Çünkü aklı kullanmamak, yanlış kararlar almak, yanlış sonuçlara ulaşmak, kötü alışkanlıkları ve yanlış gelenekleri sürdürmektir.
AKLIN, BİLGİNİN, İRADENİN VE ADALETİN ÖNEMİ
Hayat (ülkeler, toplumlar, aileler ve dostluklar) ancak akılla, (doğru) bilgiyle, (güçlü) iradeyle ve adaletle sağlıklı yürür. Aklı devre dışı bırakan, doğru bilgiye değer vermeyen, iradesi zayıf olan ve adaleti hiçe sayanlar ise hüsrana uğrar.
AKILSIZ İŞ YAPILIR MI?
Yiyecek ve içecek seçiminde ve onların sofraya hazır hale gelmesinde aklımızı kullanmaya mecburuz.
Giysi seçiminde aklımızı kullanmaya mecburuz.
Ev, araç ve eşya seçiminde aklımızı kullanmaya mecburuz.
Alım-satımlarda aklımızı kullanmaya mecburuz.
Dost ve eş seçiminde aklımızı kullanmaya mecburuz.
İşimizde ve meslek seçiminde aklımızı kullanmaya mecburuz.
Tarım ve hayvancılıkta aklımızı kullanmaya mecburuz.
İnsan ilişkilerinde aklımızı kullanmaya mecburuz.
Siyasal ve sosyal politikalar belirlemede aklımızı kullanmaya mecburuz.
Üretim, tüketim ve pazarlama gibi ekonomik olaylarda aklımızı kullanmaya mecburuz.
Sağlık ve güvenlik politikalarında aklımızı kullanmaya mecburuz.
Diğer taraftan ne ölçüde aklımızı kullanırsak, o ölçüde başarılı olur, doğru sonuçlara ulaşır ve doğru kararlara varırız.
HİSLERİMİZLE / DUYGULARIMIZLA HAREKET EDEMEZ MİYİZ?
Aklımızı kullanmadan hislerimizle/duygularımızla hareket edersek, çok geçmeden üzülürüz ve zamanla kaybederiz.
Ancak aklımızı kullandıktan sonra seçenekler arasında içimizi ısıtan, gözümüzün ve gönlümüzün hoşuna giden şeyleri tercih etmemiz bizi mutlu eder. Işıksız ve gözü kapalı tercih yapamayız, yapmamalıyız.
Yalnızca gözümüze ve gönlümüze hitap eden şeyler, bizi büyüler. Büyü ise, bizi madden ve manen sömürür. Zaten profesyonel büyücüler de bunu amaçlar.
Yalnızca gözümüze ve gönlümüze hitap eden şeyler, bizi sarhoş eder. Sarhoşluk bizi aptallaştırır. Sonuçta ileride çok ağır bedeller ödemek zorunda kalırız.
Hislerini ve duygularını aklın önüne geçirenler, uyanıklık ve kurnazlık yapıyor ve ne yazık ki bu yaptıklarını ‘aklı kullanmak’ sanıyorlar. Oysa saf ve samimi bir ilişkide, uyanık ve kurnazlık fark edildiği anda ilişki ilk ciddi yarayı alır ve tedavi etmek de bayağı zaman alır. Esasında aklı kullanmak, ışığın olduğu ortamda iş yapmak, gözün gördüğü ortamda çalışmaktır. Aklı devre dışı bırakıp duyguların kontrolüne girmek ise ışıksız ortamda, gözün yeterince görmediği buğulu, puslu veya dumanlı havada kendini rüzgârın akışına bırakmaya benzer. Gözünü açtığınızda kendinizi, bir çukurda, bir uçurumda, bir çamurda, bir deryanın içinde bulabilirsiniz. O yüzden aman ha, ışıksız ve gözü kapalı iş yapmayın ve hiçbir şeye karar vermeyin.
Işık, gerçeği ortaya çıkarır; bu ise ancak açık sözlülük ve açık yüreklilikle mümkündür. Göz akıldır; ışığın ortaya çıkardığı gerçekleri görür ve yanlış kararlar almaz.
AKILLI İNSANLAR
Akıllı insan kimdir? Yaşadığı olaylarda ve karşılaştığı durumlarda aklını kullanan, doğru karar veren ve buna uygun davranan insandır.
AKIL; iyi ile kötü, doğru ile yanlış arasında tercih yapabilme yetisidir.
Aklı kullanan insan;
- Düşünceleri ve olayları kavrar, bunlar üzerinde düşünür,
- Aralarında bilinçli, tutarlı ve amaçlı bağ (sebep-sonuç ilişkisi) kurar, mantıklı çıkarımlar yapar,
- Benzerliklerin ve farklılıkların bilincine varmaya çalışır,
- Önümüzdeki seçeneklerden olumsuz olanları eler,
- Kazanımları ve kayıpları göz önünde bulundurur,
- Yüreğinin sesine kulak verir, doğal yapısına uygun ve ideal olanı tercih eder.
Bilim insanları belli konularda aklını kullanan ve doğru sonuçlara varan insanlardır. Örneğin fizik konusunda veya fiziğin bir dalında uzman bilim insanının sosyal veya hukuki bir konuda da mutlaka doğru bir yol izlediğini iddia edemeyiz. “Gerçek bilgin (alim) kimdir” sorusuna verilecek cevap, “Hangi konuda?” sorusudur. İnsanların her konuda tam bilgili olmaları mümkün değildir. Her şeyi tam bilen yalnızca Allah’tır. Ancak herkes en hayati (temel) konularda ve ne iş yapıyorsa o alanda doğru bilgiye sahip olmalıdır.
Bkz. İslam’da Sorgulamak ve Akıl Yürütmek
KUR’AN’DA “AKLI KULLANMAK”
Kur’an’a yabancı kişiler, Kur’an’da “aklı kullanma”nın, yalnızca Kur’an’da bildirilen hükümleri “tasdik etmek” anlamında kullanıldığını sanmakta veya iddia etmektedirler. Kur’an’da “aklı kullanmak” fiilinin geçtiği ayetleri doğru biçimde incelersek, bu iddianın doğru olmadığını görürüz. “Aklı kullanma” eyleminin, Kur’an bütünlüğünde hangi anlamda kullanıldığının tespiti, Kur’an’ın bu fiile yüklediği anlamı bilmek açısından önemlidir. Bildiğimiz gibi, “aklı kullanmak”, Mantık biliminin bir konusudur ve Mantık’ta, “aklı kullanmak” genel olarak “mantık ilkelerini” veya “bilimsel yöntemleri işletmek ” anlamında kullanılmaktadır.
AKLI KULLANMAK, TUTARLI OLMAKTIR, KONUYU VE OLAYLARI DOĞRU ANLAMAKTIR:
– “Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. SİZ HİÇ AKLINIZI KULLANMAZ MISINIZ?” Bakara, 2/44
– “Ey Kitap ehli, İbrahim konusunda ne diye çekişip tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. YİNE DE AKIL ERDİRMEYECEK MİSİNİZ?” Al-i İmran, 3/65
– De ki: “… Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. (Beni tanıyorsunuz.) YİNE DE AKIL ERDİRMEYECEK MİSİNİZ?” Yunus, 10/16
AKLI KULLANMAK, SÖZÜ VE VAHİY METNİNİ İYİ DİNLEMEK VE KONUYU DOĞRU ANLAMAKTIR:
– “Onların size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah’ın sözünü işitiyor, (İYİCE ANLAYIP) AKIL ERDİRDİKTEN SONRA, bile bile çarpıtıyorlardı.” Bakara, 2/75
– “İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklıyor ki BELKİ AKIL ERDİRESİNİZ.” Bakara, 2/242
– De ki: “Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın, anne babaya iyilik edin, yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını biz vermekteyiz- Çirkin kötülüklerin açığına ve gizli olanına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah’ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; UMULUR Kİ AKIL ERDİRİRSİNİZ.” En’am, 6/151
– “Ey iman edenler! Allah’a ve Elçisine itaat edin ve dinlediğiniz hâlde ondan(hayırlı olandan) yüz çevirmeyin. 21-Ve iyice dinleyip anlamadıkları halde, “Dinleyip anladık” diyenler gibi olmayın. 22-Gerçek şu ki, ALLAH KATINDA YARATIKLARIN EN BAYAĞISI AKLINI KULLANMAYAN SAĞIRLIK VE DİLSİZLİK EDENLERDİR.” Enfal, 8/20; 8/21; 8/22
– “Ancak gereğince (etkin) dinleyenler doğru karşılık(cevap) verir. Ölülere gelince, Allah onları diriltecektir, sonra O’na döndürülecekler.” En’am, 6/36
– “Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağırlar ve körler olarak (ANLAMADAN) kapanıp kalmayanlardır.” Furkan, 25/73
– “Gerçekten biz, AKIL ERDİRİRSİNİZ UMUDUYLA, onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” Yusuf, 12/2
– “Gerçekten Biz onu, BELKİ AKLINIZI KULLANIRSINIZ diye Arapça bir Kur’an kıldık.” Zuhruf, 43/3
– “Onlar, ‘Evet’ diyecekler, “aslında bize bir uyarıcı gelmişti, ama biz o’nu(n söylediklerini) yalanladık ve o’na: ‘Allah (vahiy yoluyla) hiçbir şey indirmiş değildir! Siz (kendinizi uyarıcı olarak görenler) büyük bir yanılgı içindesiniz! dedik.” 10-Yine şöyle derler: “EĞER DİNLEMİŞ VEYA AKLIMIZI KULLANMIŞ OLSAYDIK, şu alevli ateştekilerden olmazdık.” 11- İşte böylece günahlarını itiraf ederler. Artık alevli ateştekiler Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” Mülk, 67/9; 67/10; 67/11
– “Onların arasında seni dinler gibi yapanlar var; ama, eğer AKILLARINI KULLANMIYORLARSA, sen sağırlık edenlere duyurabilir misin?” Yunus, 10/42
– “En büyükleri dışında (putların) hepsini (İbrahim) paramparça etti; belki dönüp (bu olup biten için) ona başvururlar diye. (Dönüp de olanları görünce:) “Kim yaptı bunu tanrılarımıza?” diye sordular, “Her kimse, o’nun çok zalim biri olduğundan kuşku yok!” İçlerinden bazıları: “İbrahim denen bir gencin o (tanrı)ları diline doladığını işitmiştik” dediler. (Berikiler:) “Onu insanların karşısına çıkarın, (aleyhine) tanıklık etsinler!” dediler. (İbrahim onların yanına getirilince, o’na) “Bunu tanrılarımıza sen mi yaptın, ey İbrahim?” diye sordular. (İbrahim:) “Bu işi, belli ki, şu yapmıştır, putların en irisi yani: ama en iyisi, siz kendiniz onlara sorun; tabii, eğer konuşmasını biliyorlarsa!” Bunun üzerine birbirlerine dönüp: “Doğrusu, asıl zalim olan sizlermişsiniz!” dediler. Ama çok geçmeden yine eski düşünce tarzlarına döndüler ve (İbrahim’e:) “Bu (put)ların konuşamadıklarını kendin de pekala biliyorsun!” dediler. (İbrahim:) “O halde” dedi, “Allah’ı bırakıp da, size hiçbir şekilde ne yararı ne de zararı dokunmayan şeylere mi tapınıyorsunuz? Yazıklar olsun size de, Allah yerine tapınıp durduğunuz bütün bu nesnelere de! HALA AKLINIZI KULLANMAYACAK MISINIZ?” Enbiya, 21/58-67; 21/67
– “Siz ey inananlar! Meşru şekilde sahip olduğunuz kimseler, içinizden henüz ergenlik çağına varmamış olanlar, günün şu üç vaktinde, sabah namazından önce, gün ortasında soyunup dinlenmeye çekildiğiniz zaman ve yatsı namazından sonra yanınıza girmeden önce sizden izin istesinler; bu üç vakit mahremiyetinizin korunmasız olabileceği vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında birbirinizin yanına girip çıkmanızda sizin için de, onlar için de bir sakınca yoktur. Allah mesajlarını size işte böyle açıklamaktadır: Çünkü Allah doğru hüküm ve hikmetle buyuran mutlak ve sınırsız bilgi Sahibidir! 59-Aranızdaki çocuklar ergenlik çağına girdikleri zaman da, öteki yetişkinlerin yaptığı gibi, (evinize yahut belirtilen vakitlerde odanıza girmek istediklerinde, her defasında) sizden izin istesinler. Allah mesajlarını size işte böyle açıklamaktadır; çünkü O doğru hüküm ve hikmetle buyuran mutlak ve sınırsız bilgi Sahibidir! 60-Ve (Bilin ki) artık cinsi arzu duymayacak kadar kocamış kadınların, cazibe ve güzelliklerini açığa vurmak niyeti taşımaksızın (dış) giysilerini çıkarmalarında bir sakınca yoktur. Ama böylelerinin bile sakınmaları kendileri için daha hayırlı olur. Allah, mutlak ve sınırsız bilgi sahibi olarak, her şeyi işitmektedir. 61-(Ey müminler, hepiniz birbirinizle kardeşsiniz; bunun içindir ki) kör için (sıhhatli olan kimselerden yardım kabul etmekte) bir sakınca yoktur; topal için bir sakınca yoktur; hasta için bir sakınca yoktur; sizin için de, (çocuklarınızın) evlerinde, yahut babalarınızın evlerinde, yahut analarınızın evlerinde, yahut karındaşlarınızın evlerinde, yahut bacılarınızın evlerinde, yahut amcalarınızın evlerinde, yahut halalarınızın evlerinde, yahut dayılarınızın evlerinde, yahut teyzelerinizin evlerinde yahut anahtarı size emanet edilmiş olan (evlerde), yahut bir arkadaşınızın (evinde) yiyip içmenizde bir sakınca yoktur. Bir arada yahut ayrı ayrı yemenizde de bir sakınca yoktur. Ama bu evlerden (herhangi birine) her girdiğinizde Allah katından bolluk, bereket ve esenlik dileyerek birbirinize mutlaka selam verin. Allah mesajlarını size işte böyle açıklıyor ki, BELKİ AKLINIZI KULLANMAYI (ÖĞRENİRSİNİZ).” Nur, 24/58-61; 24/61
– “Onlar, Allah’ın yanı sıra (hayali) şefaatçiler(e de kulluk yapmayı) tercih ederler. De ki: “Nasıl olur? Onların hiçbir şeye güçleri yetmese de ve AKILLARI (HAKİKATİ) KAVRAMIYOR OLSA DA MI?” 44- De ki: “Şefaat (hakkını verme yetkisi) yalnız Allah’a aittir: Gökler ve yer üzerindeki hakimiyet (yalnız) O’nundur ve sonunda yalnız O’na döndürüleceksiniz.” 45- Ve Allah ne zaman tek başına anılsa, öteki dünyaya inanmayanların kalpleri keskin bir nefretle dolar. Halbuki O’nun yanı sıra başka (hayali) güçler de anıldığı zaman hemen (yüzleri güler,) neşelenirler. 46- De ki: “Ey Allahım! Ey gökleri ve yeri yaratan! Ey yaratılmış varlıkların kavrayış alanı dışındaki şeyleri de, yaratılmışların akıl ve duyularıyla görüp gözleyebildiklerini de bilen! Kullarının ayrılığa düştükleri her konuda (Kıyamet Günü) aralarında hüküm verecek olan Sensin!” 47- Fakat eğer o zalimler yeryüzündeki her şeye ve (hatta) iki misli fazlasına sahip olsalardı, onu Kıyamet Günü (başlarına gelecek) korkunç bela için fidye olarak teklif ederlerdi; çünkü daha önce hiç hesaba almadıkları şey (o zaman) Allah tarafından karşılarına çıkarılacak: 48- Ve (hayatta iken) yaptıkları kötülükler açığa vurulacaktır. Ve böylece alaya alıp durdukları hakikat onları sarıp kuşatacaktır.” Zümer, 39/43-48
AKLI KULLANMAK, DOĞADAKİ VARLIKLARI VE OLAYLARI AMACINA UYGUN DOĞRU OKUMAK VE BİLİMSEL ÇALIŞMA YAPMAKTIR:
FİZİKSEL YASALAR:
– “Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında (EVRENİN OLUŞUMUNDA), gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde (GÜNEŞ SİSTEMİNDE), insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde (SUYUN KALDIRMA KUVVETİNDE), Allah’ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda (CANLILIĞIN OLUŞUMUNDA), yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında (EKOSİSTEMDE), rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde (YAĞMURUN OLUŞUMUNDA) AKLINI KULLANAN BİR TOPLUM İÇİN PEK ÇOK DELİLLER-MESAJLAR-İŞARETLER (ayetler) VARDIR.” Bakara, 2/164
FİZİKSEL YASALAR: – “Yeryüzünü yayıp genişleten ve onun üzerine yerinden oynatılmaz dağlar yerleştirip vadilerinden nehirler akıtan ve orada her tür bitkiden iki cins yaratan ve gündüzü geceyle örtüp bürüyen O’dur. Doğrusu, bütün bunlarda, DÜŞÜNEN İNSANLAR İÇİN MUTLAKA (ÇIKARILACAK) DERSLER vardır! Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, BUNLARDA AKLINI KULLANAN BİR TOPLULUK İÇİN MESAJLAR VE İŞARETLER (ayetler) vardır.” Ra’d, 13/3-4; 13/4
FİZİKSEL VE BİYOLOJİK YASALAR:
– “Sizin için gökten su indiren O’dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, DÜŞÜNEBİLEN BİR TOPLULUK İÇİN MESAJLAR VE İŞARETLER (ayetler) vardır. Geceyi gündüzü sizin (yararlanmanız) için (koyduğu yasalara) boyun eğdirmiştir O; güneş ve ay ve bütün yıldızlar, hepsi O’nun buyruğuna boyun eğmişlerdir: dikkat edin, bütün bunlarda, şüphesiz, AKLINI KULLANAN KİMSELER İÇİN MESAJLAR VE İŞARETLER (ayetler) vardır! Yerde sizin için üretip türettiği çeşitli renklerdekileri de (faydanıza verdi). Şüphesiz bunda, ÖĞÜT ALIP DÜŞÜNEN BİR TOPLULUK İÇİN MESAJLAR VE İŞARETLER (ayetler) vardır. Ve yemek için taze et, takınmak için değerli taşlar çıkarasınız diye denizi; ve denizin üstünde suları yararak yol aldığını gördüğünüz gemileri, O’nun cömertliğinden belki bir pay ararsınız ve şükredersiniz diye (koyduğu tabii yasalara) bağlı kılan O’dur. Ve sizi sarsmasın diye arza yerinden oynatılmaz dağlar; ve yolunuzu bulasınız diye nehirler, yollar yerleştirdi; ve daha (nice) işaretler: (söz gelimi) yıldızlar (ki, onlar)la da insanlar yollarını bulmaktadırlar.” Nahl, 16/10-16
BİYOLOJİK YASALAR:
– “Gökten su indirip onunla, kuruyup katılaştıktan sonra toprağa yeniden hayat veren Allah’tır. Şüphesiz bu olguda DİNLEMEYE NİYETLİ OLANLAR İÇİN BİR MESAJ VE İŞARET (ayet) vardır. Ve muhakkak ki, sizin için (sağmal) hayvanlarda da (çıkarılacak) bir ders (ibret) vardır: hayvanın karnında, (bedeninden) atılacak artıklarla kan arasından (salgılanan) ve içenlere lezzet ve ferahlık veren katıksız süt içiriyoruz size. Ve hurma ağaçlarının ve asmaların ürününden hem sarhoş edici içkiler, hem de güzel, temiz rızıklar elde edersiniz: işte bunda da, AKLINI KULLANAN KİMSELER İÇİN MESAJ VE BİR İŞARET (ayet) vardır!” Nahl, 16/65
SOSYOLOJİK YASALAR(ALLAH’IN SÜNNETİ):
– “O (hakkı inkara şartlanmış olan) kimseler seni yalanlıyorlarsa, (ey Muhammed, unutma ki,) onlardan çok önce, Nuh toplumu, ‘Ad ve Semud toplumu da (kendilerine gönderilen elçileri) yalanlamışlardı; 43-tıpkı, İbrahim toplumunun, Lut toplumunun, 44-Medyen halkının (yaptığı gibi); ayrıca, Musa da (Firavun ve yandaşlarınca) yalanlanmıştı. (Her seferinde) hakkı inkar edenlere belirli bir süre için fırsat verdim, ama günü gelince onları kıskıvrak yakaladım ki böylece, Benim onları hiçe saymam nasıl olurmuş, görsünler! 45-Ve zulüm ve haksızlıkta onmaz düzeylere vardıkları için nice şehirleri yok ettik, öyle ki, şimdi hepsinin yerinde yeller esiyor; çatıları çökmüş, kuyuları kurumuş, (bir zamanlar göğe doğru) yükselen sarayları (şimdi yerle bir olmuş)! 46-Peki, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, orada olup biteni VİCDANLARI (KALPLERİ) AKIL ERDİRSİN VE KULAKLARI İŞİTSİN? Ne var ki, onlarda kör olan gözler değil; kör olan, göğüslerdeki vicdanlardır (kalplerdir)! 47-Ve bir de (ey Muhammed,) (gelecekse gelsin diyerek) onlar azap konusunda sana meydan okuyorlar: fakat (bilmelidirler ki) Allah vaadinden asla cayacak değildir ve bilin ki, Rabbinin ölçüsüyle bir gün, sizin hesap ettiğiniz bin yıl gibidir. 48-Ve onmaz zulüm ve haksızlıklara dalıp gitmiş nice toplumlara bir süre için fırsat vermiştim! Ama günü gelince onları kıskıvrak yakalayıverdim: çünkü bütün yolculukların sonu Banadır!” Hacc, 22/42-48
BİYOLOJİK YASALAR:
– “(Ey İnsanlar! Rabbinizin mesajlarına kulak verin,) çünkü, sizi işitme duyusuyla, görme duyusuyla, düşünme, hissetme yeteneğiyle donatan O’dur; (yine de) ne kadar az şükrediyorsunuz! 79-Sizi çoğaltıp yeryüzüne yayan da O’dur; ve sonunda toplanıp O’na döndürüleceksiniz. 80-Hayatı bağışlayan ve ölüme hükmeden O’dur; geceyle gündüzün birbirini kovalaması O’nun buyruğuyladır. Öyleyse, ARTIK AKLINIZI KULLANMAYACAK MISINIZ?” Mu’minun, 23/78-80
SOSYOLOJİK VE FİZİKSEL YASALAR:
– “Eğer onlara sıkıca sarılmasaydık, bizi neredeyse tanrılarımızdan uzaklaştıracaktı!” (diyorlar.) Fakat (kendilerini bekleyen) azabı gördükleri zaman (doğru) yoldan uzaklaşan kişilerin kim olduğunu öğrenecekler! 43-Sen hiç kendi heva ve heveslerini tanrılaştıran (birin)i düşündün mü? İmdi, böyle birinden de sen mi sorumlu olacaksın? 44-YOKSA SEN ONLARDAN ÇOĞUNUN (SENİN ULAŞTIRDIĞIN MESAJI) DİNLEDİKLERİNİ VE AKILLARINI KULLANDIKLARINI MI SANIYORSUN? Hayır hayır, koyun sürüsü gibidir onlar: doğru yoldan hiç mi hiç haberleri yok! 45-Görmez misin (ey insanoğlu), Rabbin gölgeyi (akşama doğru) nasıl uzatıyor; eğer dileseydi, hiç şüphesiz onu olduğu gibi bırakırdı; fakat sonra gölgeye güneşi yol gösterici kılmışızdır; 46-ve sonra da onu yavaş yavaş Kendimize çekmekteyiz. 47-Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu bir dinlenme hali kılan ve her (yeni) günün (sizin için, adeta) yeni bir diriliş olmasını sağlayan O’dur. 48-Rahmetinin önünden rüzgarları müjdeci olarak gönderen O’dur. Evet, böylece gökten tertemiz suyu Biz indiriyoruz, 49-ki onunla ölü toprağı yeşertip canlandıralım ve yine onunla, hayvan olsun, insan olsun, yarattığımız nice canlıyı suya kavuşturalım.” Furkan, 25/42-49
SOSYOLOJİK YASALAR(ALLAH’IN SÜNNETİ):
– “Karun’u, Firavun’u ve Haman’ı (da böyle cezalandırdık). Musa onlara hakikatin bütün kanıtlarını getirmişti, ama onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar (ve o’nu reddettiler); halbuki onlar (elimizden) kaçıp kurtulamazlardı. 40-Çünkü onların her birini günahlarından dolayı hesaba çektik: Kiminin tepesinde ölümcül fırtınalar estirdik; kimini (ani) bir kasırga yok etti; kimisini yerin dibine geçirdik ve kimisi de suda boğulup gitti. Onlara haksızlık yapan Allah değildi, fakat onlar kendi kendilerine haksızlık yapıyorlardı. 41-Allah’tan başka (varlıkları ve güçleri) sığınak kabul edenlerin durumu, kendisine ağ ören örümceğin durumuna benzer: çünkü barınakların en zayıfı örümcek ağıdır. KEŞKE BUNU ANLASALARDI! 42-Kuşkusuz Allah, insanların Kendisini bırakıp da yalvardıkları şeylerin ne olduğunu çok iyi bilir; yalnız O’dur kudret sahibi, hikmet sahibi. 43-İşte bu örnekler; biz bunları insanlara vermekteyiz. ANCAK GERÇEK BİLGİNLERDEN (ALİMLERDEN) BAŞKASI BUNLARA AKIL ERDİRMEZ.” Ankebut, 29/39-43
FİZİKSEL VE BİYOLOJİK YASALAR:
– “O’nun mesaj ve işaretlerinden (ayetler) biri de, sizi cezbeden kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranıza sevgiyi ve şefkati yerleştirmesidir: bunda, kuşkusuz, DÜŞÜNEN KİMSELER İÇİN MESAJLAR VE İŞARETLER (ayetler) vardır! 22- Göklerin ve yerin yaratılması, renklerinizin ve dillerinizin farklılaştırılması (da) O’nun mesaj ve işaretlerinden (ayetler) biridir: bunda, kuşkusuz, (fıtri) bilgiye (anlama ve kavrama yeteneğine) sahip insanlar için dersler vardır! 23- Hem gece hem de gündüz uyuyabilmeniz ve O’nun nimetlerinin ardından koşma (arzu ve yeteneğine sahip olma)nız da O’nun mesaj ve işaretlerinden (ayetler) biridir, bunda, kuşkusuz, DİNLEY(İP ANLAMAK İSTEY)EN KİMSELER İÇİN MESAJLAR VE İŞARETLER (ayetler) vardır! 24-Gözünüzün önünde size korku ve ümit veren şimşekler çaktırması ve gökten yağmur yağdırıp bununla ölü toprağa can vermesi (de) O’nun mesaj ve işaretlerinden (ayetler) biridir; bunlarda AKLINI KULLANAN KİMSELER İÇİN MESAJLAR VE İŞARETLER (ayetler) vardır! 25- Göklerin ve yerin Allah’ın buyruğu altında sapasağlam durmaları da O’nun mesaj ve işaretlerinden (ayetler) biridir. (Bunları hatırlayıp düşünün; çünkü) sonunda O sizi bir tek seslenişle yerden kalkmaya çağırdığında, hepiniz (yargılanmak üzere) ortaya çıkacaksınız. 26- Göklerde ve yerde olan her şey O’na aittir; hepsi O’nun iradesine tabidir. 27- (Bütün hayatı) yoktan var eden, sonra onu yeniden vücuda getiren O’dur: Bu O’nun için pek kolaydır; çünkü O, göklerde ve yerde mevcut olan bütün yüceliklerin özü ve esasıdır ve yalnız O kudret ve hikmet sahibidir. 28- O size kendi hayatınızdan örnek getirir: Sağ elinizin sahip olduğu kimseleri (hizmetçileri) size verdiğimiz rızık üzerinde (tam yetki sahibi) ortaklarınız olarak görmeye ve böylece (onlarla) bu hakkı eşit olarak paylaşmaya razı olur musunuz? Ve (daha güçlü olan) emsallerinizden korktuğunuz gibi onlar(a danışmadan o hakkı kullanmak)tan korkar mısınız? İŞTE AKILLARINI KULLANAN İNSANLARA MESAJLARIMIZI BÖYLECE AÇIKLARIZ.” Rum, 30/21-28
BİYOLOJİK YASALAR:
– “Ama (şunu daima hatırlasınlar ki) Biz bir insanın ömrünü uzatırsak, aynı zamanda onun güç ve yeteneklerinde (yaşlandıkça) bir azalma meydana getiririz; (buna rağmen) HALA AKILLARINI KULLANMAZLAR MI?” Yasin, 36/ 68
BİYOLOJİK VE SOSYOLOJİK YASALAR:
– “Sizi topraktan, sonra bir sperm damlasından ve sonra bir döllenmiş hücreden yaratan O’dur ve sonra O, sizi çocuklar olarak hayata getirir ve sonra olgunluk çağına erişmenizi ve ardından yaşlanmanız(ı emreder) -ama bir kısmınız için daha erken ölüm (verir)- ve (bütün bunları takdir eder ki O’nun) belirl(ediğ)i vadeye erişesiniz ve AKLINIZI KULLAN(MAYI ÖĞREN)ESİNİZ.” Mumin, 40/67
FİZİKSEL VE BİYOLOJİK YASALAR:
– “Bakın, göklerde ve yerde hakikata inananlar için (ibret dolu) mesajlar ve işaretler (ayetler) vardır. 4- Kendi yaratılışınızda ve O’nun (yeryüzüne) serpiştirdiği hayvan (tür)ler(in)de hakikate kesinlikle inananlar için mesajlar vardır. 5- Gece ile gündüzün birbirini izlemesinde ve Allah’ın göklerden indirip onunla cansız toprağa hayat verdiği rızık imkanlarında ve rüzgarların değişmesinde, (bütün bunlarda) AKLINI KULLANAN KİMSELER İÇİN MESAJLAR VE İŞARETLER (ayetler) vardır.” Casiye, 45/3-5
BİYOLOJİK YASALAR:
– “(Ama) bilin ki Allah cansız hale gelen toprağa yeniden hayat verir! Ve AKLINIZI KULLANABİLESİNİZ DİYE MESAJLARIMIZI sizin için kolay anlaşılır kıldık.” Hadid, 57/17
AKLI KULLANMAK, ALIŞKANLIKLARIMIZA VE GELENEKLERE SARILMAK DEĞİLDİR; KONUNUN AMACINI ANLAMADAN BAZI SÖZCÜKLERİ TEKRARLAMAK DEĞİLDİR:
– “Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun!” denildiğinde: “Hayır, biz atalarımızdan gördüklerimize (geleneksel alışkanlıklara, inançlara ve eylemlere) uyarız!” diye cevap verirler. YA ATALARI AKILLARINI KULLANMADI VE DOĞRU YOLU BULAMADILAR İSE?” Bakara, 2/170
– “Hakkı-hakikati reddedenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir papağan)ın örneği gibidir. ONLAR, SAĞIRLIK, DİLSİZLİK, KÖRLÜK EDENLERDİR; BUNDAN DOLAYI AKIL ERDİREMEZLER.” Bakara, 2/171
AKLI KULLANMAMA DURUMUNDA İSLAMDIŞI, AHLAKDIŞI, BİLİMDIŞI SONUÇLARLA KARŞILAŞILIR:
– “…(Allah), Aklını kullanmayanları, sefalete (iğrençliklere, pisliklere ve çirkefliklere) mahkum eder” Yunus, 10/100
– “Ve iyice dinleyip anlamadıkları halde, “Dinleyip anladık” diyenler gibi olmayın. 22-Gerçek şu ki, ALLAH KATINDA YARATIKLARIN EN BAYAĞISI AKLINI KULLANMAYAN SAĞIRLIK VE DİLSİZLİK EDENLERDİR.” Enfal, 8/21 -22
AKLINI KULLANMAYANLAR YANLIŞ KARAR VERENLERDİR:
– “Münafıklık edenleri görmüyor musun ki, Kitap Ehlinden inkâr eden kardeşlerine derler ki: “Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle birlikte çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz. “Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz.” Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten yalancıdırlar. 12- (çünkü) eğer (kendilerine karşı taahhüt altına girdikleri) o kimseler gerçekten sürülürlerse onlarla birlikte gitmezler; ve onlara savaş açıldığında yardımlarına gelmezler; yardım et(meye çalış)salar bile sonra arkalarını dön(üp kaç)arlar ve sonunda (kendileri de) bir yardım görmezler. 13- Onların kalplerinde size karşı duydukları korku, Allah’a karşı duydukları korkudan daha baskındır. Bu, onların ANLAMAZ BİR TOPLUM OLMALARI SEBEBİYLEDİR. 14- Onlar ittifak içinde oldukları zaman (bile), ancak sağlam kaleler içinden veya surlar arkasından savaşırlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir; sen onları birlik sanırsın, halbuki (aslında) kalpleri (birbirlerine) karşı soğuktur; çünkü ONLAR AKILLARINI KULLANMAYAN BİR TOPLULUKTUR.” Haşr, 59/11 -14 (Turgut Çiftçi)
1 Response
[…] Aklın işlevi nedir ve aklı kullanmak ne demektir? […]