Din ve Büyü – Bilgi ve Güç
DİN VE BÜYÜ – BİLGİ VE GÜÇ
Herkes, bilgi ve güç sahibi olmak istiyor. Ancak doğru bilgi ve helal kazanç çok çalışmayı gerektiriyor. O yüzden insanların önemli kısmı, yalan yanlış bilgilerle ve geçimine haksız kazanç karıştırarak bir yaşam sürüyor. İnsanların bir kısmı da bilgiyle ve güçle başkalarına hükmetmek istiyor.
Hani kırtasiyeci, kalem- kağıt; manav, elma- armut satar ya, büyücüler ve falcılar da bilgi ve güçlerini pazarlarlar.
Geçimlerini bu yolla temin ettikleri için tüm hayatlarını bilgi ve güç toplamaya adarlar. Onlar; kimlerin, hangi konularda ne tür sorunlar ve sıkıntılar yaşadığı ve bu sıkıntıların olası cevaplarının neler olabileceği konusunda kafa yorar ve bilgi toplarlar. Örneğin, çocuk sahibi olma, sınav kazanma, evlenme, boşanma, zengin olma gibi çözümü zor veya çözümsüz gibi görünen konularda cevap bulma derdine düşerler.
Herkes kendi derdi ve işi konusunda nasıl kafa yoruyorsa, büyücüler de tarihin çok eski dönemlerinden beri, insanların kimlik bilgilerini edinme ve onların olası sorularına cevap verme konusunda gece gündüz kafa yorar ve tecrübe kazanırlar.
İnsanların zaaflarını bilme ve bulma, açık vermeme gibi bir dizi faaliyet içinde olurlar.
Büyücüler bilgisayarlar icat edilmeden önce defter tutar, bunun için adamlar çalıştırır, elemanları aracılığıyla insanların kimlik bilgilerini toplarlardı. Eski zamanlarda insanlar kayıp veya bilinmeyen kişiler hakkında bilgi almak için onlara başvurur, onlar da adeta nüfus işlemleri görevi görürlerdi. Amaçlarını gerçekleştirmek için herkes tarafından bilinmeyen bir yığın insan çalıştırır ve onlar sayesinde emellerine ulaşmayı hedeflerlerdi.
Bu sayede bilmişlik taslar, kopyaladıkları bilgilerle bilmişlik testinden geçince de, insanları sömürmeleri kolay olurdu.
Böylesine organize bilgi toplama gücüne sahip büyücülerin sahip olduğu en büyük sermaye bilgi ve güçtür. Bilgiyle insanlara yaşam tarzı belirler, güçleriyle korku salarlardı.
Acı olan şu ki mağdur insanlar, büyücülerin bilgilerinin doğruluğuna güvendikçe ve onlara inandıkça onları güçlendirmişler, bunun sonucu insanlar hak ve adaletten, gerçeklerden ve bilimsel çalışmalardan uzaklaşmış ve kendi sonlarını hazırlamışlardır.
Esasında insanları yalan yanlış bilgilerle, söz ve davranışlarla olumsuz yönde etkileyen ve büyüleyen herkes, bir çeşit büyücü konumundadır. Büyücüler tarafından sömürülen kişiler de, bir tür abone müşteri ve bağımlı köle gibidir.
Şu bir gerçek ki Allah adına uydurulan, Peygamber adına uydurulan, gerçekte vahye (hakkaniyete) aykırı olan her söylem ve tutum, büyülü sözlerle egemen olmakta ve büyülü davranışlarla varlığını sürdürmekte ve kula kulluk ortaya çıkmaktadır. Büyülenen kişi, büyücüden korkmakta, bilgisini ve imkanlarını büyücüye peşkeş çekmekte ve kendi çevresinde, büyücünün reklamını ve pazarlamasını yapmaktadır.
İnsanların inançlarını ve duygularını sömüren anlayış, din değil büyüdür. Büyücüler, yalanı bilgi; büyüyü güç olarak kullanmaktadırlar. İnsanlar, bilginin ve gücün kaynağını, meşruiyetini sorgulamadıkça bu sömürü devam edecektir.