Çocuk Evliliği Meşru Görülebilir mi?

2015 yılında yazılan bu yazının amacı, doğrudan herhangi bir zatın açıklamalarına cevap niteliğinde olmayıp, konu, şu veya bu şekilde gündeme gelmiş olsa bile, çocuk evliliğinin, gelenekte de çoğunluk tarafından  meşru görülme gerekçesinin sağlam temellere oturmadığını göstermektir. Zaten yazının başlığı da bunu ifade ediyor. Şurası bir gerçek ki herhangi bir din bilgini küçük yaştaki çocuklarla evliliği övmüyor veya teşvik etmiyor. En azından elimizde böyle bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak böyle bir evliliği gayri meşru görmeyince, İslam’a aykırı görmeyince, bu evlilik meşruiyet kazanıyor. Böyle bir evlilik, fiili evlilik değil denilse bile sınırlar aşınıyor. Nikaha cevaz verince evliliğin gereklerini yerine getirip getirmemek kişinin özelidir. Buna müdahale edecek herkesi bağlayıcı herhangi bir dayanak bulunmamaktadır. “Beşik kertmesi”ne benzer denmesi de durumu kurtarmıyor. Haklı bir gerekçeye dayanmayan beşik kertmesinde bile çocuklar kendi anne-babalarının yanında yaşıyorlar.

Giriş

“(Rabbimiz!) Bizden (olduğunu iddia edenlerden) sorumsuz davrananların yaptıkları yüzünden bizi helak eder misin?” (A’raf, 7/155)

İddialar

Kız çocuklarının küçük yaşta evlendirebileceklerini savunanlar, hiçbir rasyonel ve analitik değerlendirme yapmadan geleneklere ve rivayetlere sımsıkı sarılıyor, Kur’an’ı ise ciddiyetle incelemiyor. Bilime de sırt çevirince 6 yaşındaki kız çocuklarının babası, dedesi yaşındakilerle evlenebileceği iddiasında bulunabiliyor. Bu insanlar, sahip oldukları bütün imkanları sonuna kadar kullanıyor, ancak akıllarını ve vicdanlarını çok az kullanıyor. Kuyuya taş atması kolay, kırk akıllının onu çıkarabilmesi için onun en az on katı emek vermesi gerekiyor.

Kur’an ve Hukuk Bu Konuda Ne Diyor?

Kur’an’da, boşanmadan sonra kadının başka biriyle evliliğinin başlangıç sınırıyla ilgili düzenlemeden söz edilmiştir. Nitekim Türk Medeni Hukuku’nda da bu konuda şöyle bir düzenleme söz konusudur:

TMK MADDE 132- Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. (Medeni Kanun)

Kur’an’da konuyla ilgili hüküm şöyle ifade edilmiştir:

“Eğer şüphe ederseniz, (yaşlılıklarından ötürü) adetten kesilen kadınlarınızın (bekleme süresinden) ve hiç âdet görmeyen kişilerin bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi, yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah’ı dikkate alıp sorumlu davranırsa (Allah) ona işinde kolaylık sağlar.” (Kur’an, Talak, 65/4)

Gramer Hataları Sonucu Çarpık Bir Anlayış Türetmek

Çocuk evliliğine delil arayanlar, Kur’an’daki şu ayette boşluk bulmaya çalışmışlardır.

“Eğer şüphe ederseniz, (yaşlılıklarından ötürü) adetten kesilen kadınlarınızın (bekleme süresinden) ve hiç âdet görmeyen kişilerin bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi, yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah’ı dikkate alıp sorumlu davranırsa (Allah) ona işinde kolaylık sağlar.” (Kur’an, Talak, 65/4)

Ancak basit bir Arapça dilbilgisi bile, onların iddiasının tutarsızlığını ortaya koymaktadır.

Geçmişte bir noktada başlamış ve hâlâ devam eden veya etmeyen (henüz tamamlanmış veya tamamlanmamış) eylem ve durumlar için İngilizcede Present Perfect Tense, Arapçada ise Cahd-i Mustağrak (bozulabilir olumsuzluk) kullanılır. Geçmişte tamamlanmış kesin olumsuzluk ifade eden eylemler için İngilizcede Past Simple Tense, Arapçada bunun yerine Cahd-ı Mutlak (kesin olumsuz) kullanılır.

Present Perfect Tense’in İngilizcede kullanımında; She hasn’t menstruated: Kız, henüz adet görmedi demektir.

 Arapçada Cahd-i Mustağrak olarak bu ifade:

لَمَّا تَحِضْ : (Lemmâ tahıd) “Kız, henüz adet görmedi” demektir. Bu ifade, kız çocuğunun veya kadının henüz âdet görmediğini, ancak görmesinin yaklaştığını ifade eder.

İngilizcede Past Simple’in kullanımında; The woman didn’t menstruate: “Kadın adet görmedi” demektir.

 Arapçada Cahd-i Mutlak olarak bu ifade:

 لَمْ تَحِضْ : (Lem tahıd) “Kadın adet görmedi”’dır.

Nitekim Kur’an’da Talak, 65/4. ayette,

 لَمْ تَحِضْ : (Lem tahıd) “Kadın adet görmedi” ifadesi, yani Cahd-ı Mutlak kullanılmıştır. Ne var ki meallerde ve yorumlarda, ayet genellikle “Henüz âdet görmeyenler” diye Türkçe’ye aktarılmıştır. Bu anlayış beraberinde daha henüz âdet görmemiş kız çocuklarının da evlenebilme ihtimalini getirmiştir.

Bu durum, asla kabul edilemez; çünkü ayette, çok ağır sonuçlara yol açabilecek apaçık bir çarpıtma ve tahrif söz konusudur.

Ayette Verilmek İstenen Mesaj Nedir?

Talak, 65/4. ayette söz konusu edilen kişiler, boşanmış kadınlardır. Bu çarpık anlayışa göre, ayette anlatılan konu şudur; “henüz âdet görmemiş kız çocuğu” evlenmiştir, sonra boşanmıştır ve tekrar evlenecektir ve hâlâ henüz âdet görmemiştir. Onlara göre ayette, böyle bir kişinin evliliği söz konusu edilmiştir.

Gelelim ayetin ne anlattığına;

Kadınlarda, menopoz dönemi, yani âdet kanamaları (menstrüasyon) ve dolayısıyla üreme, 45-55 yaşlarında sona erer. Allah, bu yaşlardaki kadının da boşanma gerçekleştikten sonra evlenebileceğini, ancak hamile olma kuşkusu varsa 3 ay bekleme süresi (iddet) olduğunu bildirmiştir.

Bu arada Medeni Hukuk’ta olduğu gibi Kur’an da pek çok konuda istisnalara yer vermiştir. Hukuki metinlerde, ilkeler konur ve hemen arkasından, ANCAK… diye başlayan istisnai hükümler sıralanır. İlkeleri koyan istisnaları da koyar. İstisnaları olmayan bir sistem, kalıcı ve evrensel olmaz. Örneğin, abdestte teyemmüm, oruçta hastalık durumunda veya oruca dayanamama, namazda yolculukta zarar görme endişesinden dolayı namazı kısaltma vb. durumlarda istisnai hükümler sıralanır. Talak, 65/4’de de kadınların istisnai bir durum da olsa menopoz gibi nedenlere dayanmadığı halde tıp dilinde “amenore” anlamına gelen ‘hiç âdet görmeme’ veya ‘geç âdet görme’ konu edinilmiştir.

Konu, boşanmış kadınların ne zaman evleneceğine ilişkindir. Bunu, konunun başladığı Talak, 65/1’den çıkarıyoruz. Ayette kadınların (en-nisâ’) boşanmasından söz ediliyor. Kur’an’da kadınlar (en-nisâ’) sözcüğü, 57 yerde kullanılmıştır ve tamamı yetişkin ve evlilik çağına gelmiş kadınlarla ilgilidir.

Menopoz ve Âdet Gecikmeleri ve Boşanma

Boşanmış kadınlar eğer hamile iseler doğum yapınca evlenebilirler. Hamile değillerse üç ay beklerler. Âdetten kesilmek, iki türlü olmaktadır: Menopoz veya adet gecikmeleri. Kadın, evlenmeden önce veya evlendikten sonra âdet gecikmelerine;

Hormonal faktörler, (hiperprolaktinemi, tiroid hastalıkları), üreme organları ile ilgili problemler, ağır stres, (iş veya sınav, okul stresi gibi), anoreksi nevroza (yemek yememe bozukluğu), ağır egzersizler, (bale, atletizm, ağır sporlar), beyin tümörleri, kürtaj sonrası rahim içi yapışıklıklar (asherman sendromu), polikistik over sendromu (PCOS), aşırı zayıflık, dengesiz beslenme neden olabilmektedir.

 Adet gecikmeleri (amenore) nedir?

Bu olaylar milyonda karşılaşılan bir durum değil, az da olsa zaman zaman görülmektedir. Kadın, evlendi, doğum yaptı, bir süre sonra âdet gecikmesi vak’alarıyla karşılaşılmaktadır. Böyle bir kadın boşandı, bunun bekleme süresi (iddet), eğer âdet görmediyse, 3 aydır. “Henüz âdet görmediyse” diye anlayanlar, bu çarpık anlayışları sonucunda 3-5 yaşındaki kız çocuklarını da evlendirmeyi meşru görebilirler.

Âdet gecikmeleriyle ilgili uzman görüşü:

Dr.Burçak Ezik – Adet görmeyen kadınlar (Amenore)

Uzman TV

 Amenore tanısı ve tedavisi

Buna göre 65Talak: 4 ayetinin Arapça gramer kuralları gereği, “Henüz âdet görmemiş” değil “âdet görmemiş” anlaşılır. Bazı kadınlar hormonal veya başka gerekçelerle bir kez adet gördükleri halde uzun süre adetten kesilmektedirler. Boşanma durumunda, a)Kadınlar menopoza girerek adet döngüsünden umut kesmiş olabilirler. b)Menopoze girmedikleri halde uzun süredir sağlık gerekçesiyle adet döngüsü yaşamıyor olabilirler. Buna dair örnek bir vak’a ve bilimsel bir tespit.

Biraz Arapça bilen herkes bilir ki ayette, “henüz” (LEMMÂ) sözcüğü kullanılmamıştır. Bu durumda 3 âdet dönemi beklemek yılları alabilir. Bu kişilerin 3 âdet süresi beklemelerinin yeterli olabileceğinden söz edilmiştir.

Temizlik süresi uzayan kadının bu durumu tıbben araştırılır ve hamile olmadığı kesinlik kazanırsa boşanma hükmünün verildiği tarihten itibaren kadın üç ay iddet bekler. Bu hüküm, Kur’an’ın amacına daha uygundur. Çünkü iddetle ilgili ayetlere baktığımızda boşanma durumunda beklenmesi gereken iddet süresinin ortalama üç ay olduğunu görüyoruz. Hal böyleyken, hayız düzeni bozuk diye bir kadına yıllarca iddet bekletmek nasıl doğru olabilir?

Gelenekte Âdet Gecikmesini Destekleyen Benzer Yaklaşımlar

Gelenekte de bu konuda tek yorum yoktur. Kadının âdet gördükten sonra uzun süre âdet görmeme durumu kitaplarda işlenmiştir.

Mümteddetü’t-tuhr: Üç gün âdet görerek ergenlik çağına girmiş olan bir kadın bundan sonra bir daha âdet görmezse ona “mümteddetü’t-tuhr” denir. Bu aylık adet kanaması olmayan, adet düzensizliği olan kişi için temizlenme süresi uzayan anlamında kullanılmıştır.

Prof Hayrettin Karaman – Mümteddetü’t-tuhr

Gramer Katliamına Akademik İtiraz

Aşağıdaki akademik makalede bu konu ele alınmış ve geleneğin bu konuyu yanlış anladığı dile getirilmiştir.

Dr. Fatih Orum, Kur’an Işığında Küçüklerin Evlendiril(eme)mesi Meselesi

Dr. Fatih Orum, Kur’an Işığında Küçüklerin Evlendiril(eme)mesi Meselesi

Kur’an’da Çocukluk ve Evlilik Yaşı

Yeri gelmişken Kur’an’da, evlilikle ilgili belirli bir rakamdan, sabit bir yaştan söz edilmemiştir. Bu konuyla ilgili ifadeler istismara izin vermeyecek şekilde açıktır. Şöyle ki; İhtilam (buluğ) döneminde olmayan ve bu dönemden sonraki çocukların (tıfl çoğulu etfâl: Şişli Etfal buradan geliyor) uygunsuz zamanlarda, anne-babalarının yatak odalarına girmeden önce izin almalarından söz edilmiştir. Bu dönem, çocukluk (tıfl) dönemi olarak adlandırılmıştır. (Bkz. Kur’an, 24Nur/58-59). Tıfllık döneminde ve sonrasında onlar, hâlâ anne-babalarından izin alan evin çocuklarıdır.

Demek ki âdet öncesi ve hemen sonrası dönem, ‘tıfl’lık dönemidir. Eğer 65/4’de ‘tıfl’ kullanılmış olsaydı bu iddia sahipleri, iddialarında haklı olabilirlerdi.

Yetim çocukların mal varlıklarına ilişkin, velayet veya vesayet konumundaki kişilerin görevleriyle ilgili düzenlemeye yer verilmiştir. Çünkü çocukların kendi mal varlıklarını çarçur etmeleri ve ileride sıkıntı içinde yaşamaları söz konusudur. Ayette, mal varlıklarının yetimlere iadesi konusunda onların evlilik çağı, doğrudan reşit (rüşt sahibi) olmalarıyla ilişkilendirilmiştir. (Bkz. Kur’an, 4Nisa/6)

“Evlilik (nikah) çağına varıncaya kadar yetimleri deneyin/sınayın, eğer onlarda bir olgunluk (rüşt) kanıksadıysanız/alışkanlığa dönüştüğünü hissettiyseniz, mallarını kendilerine iade edin.” (4Nisa/6)

Bu ayete göre evlilik yaşı nedir? Kişinin, reşit olduğunun kanıksanabildiği yaştır. Öyle bir yaştır ki kişinin rüşte sahip olduğu pekâlâ gözlemlenebilir. Rüşt sahibi olduğu gözlemlenemeyen bir yaş, asla evlilik yaşı değildir.

Yetimin birisiyle evlenmesi, evlilik yapması, kendisine miras yoluyla kalan tarlaları, bahçeleri, evleri, araçları, onun üzerine geçirilmesinden daha önemli bir konudur. O yüzden, Kur’an, ideal evlilik yaşı olarak reşit (rüşt sahibi) olmayı göstermiştir.

Hurafeci din anlayışı, kendi çarpık anlayışlarını meşrulaştırmak için kanunlardaki boşluklardan yararlanmak isteyen fırsatçılara benziyorlar. Kur’an’da boşluk, gedik arayışları boşunadır, onlar sayesinde Kur’an anlama çabaları daha artmakta ve rasyonel düşünen, ahlak odaklı insanlar Kur’an’a yönelmektedirler.

 

Çocuk Eğitimi

http://www.hakveadalet.com/cocukegitimi

Çocuk Eğitimi: İnsan, Sorumlu ve Sorunlu Varlıktır

http://www.hakveadalet.com/insan-sorumlu

Çocuklar Genellikle Olumsuz Davranışları Örnek Alır

http://www.hakveadalet.com/cocuk-ornek

Çocukça Yaşamlar– Ergence Tepkiler

http://www.hakveadalet.com/ergen-cocuk

İlahi Kültürde Eleştiri Kültürü ve Tövbe

http://www.hakveadalet.com/ilahi-kulturde-elestiri-kulturu

Yalana Son Vermeden Güven Oluşmaz

http://www.hakveadalet.com/yalanasonver

Yalansız Bir Dünya İstiyoruz

http://www.hakveadalet.com/kurtulus-yalanason

İlkesiz İnsanların ve Hukuksuz Toplumun Problem Çözme Biçimi ve Yöntemleri

http://www.hakveadalet.com/cahiliyede-problemcozme

Kimler uyarılardan rahatsızlık duyar?

http://www.hakveadalet.com/kimler-uyarilar-ve-elestirilerden-rahatsizlik-duyar

Kur’an’da Dürüstlük

http://www.hakveadalet.com/kuranda-durustluk

Dürüstlük Nedir, Ne Değildir?

http://www.hakveadalet.com/durustluk-nedir-ne-degildir

Dürüstlük Bir Yaşam Biçimi

http://www.hakveadalet.com/durustluk-bir-yasam-bicimi

Çocuklar Neden Ölmektedir?

http://www.hakveadalet.com/cocuklar-neden-olmektedir

Ateistçe Sorular: Çocuklar Neden Ölmektedir ve diğerleri

http://www.hakveadalet.com/cocuklar-neden-olmektedir

Çocuk Evliliğini Meşrulaştırma Çabaları

http://www.hakveadalet.com/cocuk-evliligi-mesrulastirma

You may also like...

1 Response

  1. Bayraktar dedi ki:

    Doç. Zeki Bayraktar da bu konuda yazmış
    https://www.facebook.com/groups/ozunsozu/permalink/1759459340763605/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir